Tünel kazan solucanlar doğanın kendi öz pulluklarıdırlar. Onun kimyageri, çiftçisi, gübrecisi ve besin dağıtıcısıdır. Solucanlar her bakımdan insanların toprak üzerinde çalışmak için icat edebilecekleri her konuda onlardan üstün konumdadırlar. Doğada atık yoktur. Her şey, bitki ve hayvanlar, ister toprakta olsun ister suda olsun yaşamları sonlandığında orijinal elementlerine dönüşürler. Önemleri evrensel olarak bilim adamları tarafından kabul edilen ve beyan edilen solucanlar dünya üzerindeki bitkilerin yaşamları için etkileyici bir biçimde önemli bir role sahiptirler. Bu omurgasız hayvanın bilim adamları tarafından zayıf da olsa yaşının doğru olarak tahmin edilmesi uzak bir ihtimaldir. Fakat yaşı bir yana insanlık solucanların en iyi arkadaşları oldukları konusunda hemfikirdirler. Solucanların yaşam ölçekleri kısa da olsa kusursuz bir zekâya sahiptirler.
Charles Darwin’in solucanlar üzerine deneyleri göstermiştir ki, sadece içgüdüleri daimi olarak onlara rehberlik etmek için yeterli değildir.Charles Darwin, uzak bölgelerdeki egzotik bitki ve hayvanlar üzerine çalışmak için 1831’de yolculuğa çıkar. 5 yıl sonra, hayat hakkında ne acı ne de tatlı olan bir keşif ile geri döner: Dünyada yaşamak ve başarılı olmak için, ister birey olsun isterse de bir organizma olsun fark etmez, sınırlı besin ve kaynakları uğruna acımasız bir savaş vermek zorundadır. Bu büyük oranda şans eseri süre giden bir yarışmaydı. Hatta bu en iyi şekilde hayatta kalma senaryosu moleküler düzeyde bile geçerliydi. İlk dünyada, basit tekil değişimlerdeki kimyasallar kendilerini çoğaltmak ve diğerleriyle bir bütün oluşturmak zorundadırlar. Başarılı olan bu tür bir birleşim bugünkü yaşayan organizmaların temelini oluşturacak olan daha karmaşık biyolojik moleküllerin oluşma şansını artırır. İşte bu da evrimdir. Darwin solucanlardan büyülenmiştir.İnsanlık artık son sınıra erişmiş durumda. Artık yatay düzlemde yeni toprak alanlara sahip olma olanağı yok. Bu nedenle insanlığın umudu dikey düzemlerde yeni toprak alanları elde etmekte yatıyor. Eğer çiftçiler yeterince uyanık olurlarsa görecekler ki, toprak bilim adamlarının kendilerine karşı kullandıkları temel kanıt matematiksel bir esasa dayanmaktadır. “Elde edilen ürün kompostun telafi edebileceğinden daha fazla olacağı için sonuçta ortada bir hesap açığı olacaktır: Fakat çalışmalar ortada pratik bir çözüm olduğunu göstermiştir. Yaklaşık 4000 metrekarelik bir alandaki 1.500.000 adetlik solucan nüfusu toprağın, insanların istediği ölçüde verimli olmasını sağlayacaktır.Solucanlar ayrıca bahçeciler ve balıkçılar için de faydalıdır. Dew-worm ya da Nightcrawler (Lumbricus terrestris L.) türü solucanlar bu kişiler tarafından oldukça sevilirler. Buna rağmen bu tür solucanlar yeni bir yere getirildiğinde, o yerin yerel solucanlarına baskın gelerek ortamın biyoçeşitliliğini engellemektedir. Örneğin kuzeydoğu ABD’de bulunan ormanlar yenilenme sürecine giremiyorlar, çünkü uzun ömürlü bu toprak solucanları tarafından toprağın habitatı değişmiştir.
SOLUCANLARIN ÖZET TARİHİ
Binlerce yıl önce kayalık yüzey alanları bugün toprak diye bildiğimiz şeyi oluşturmak için parçalanmaya başladı. Geniş bir hayvan ve bitki listesi suda yaşamaktaydı. Deniz solucanları muhtemelen bu belirsiz çağlarda yaşamaktaydılar. Zamanla sular gerileyince, değişik hayvan ve bitkiler, değişen çevresel ihtiyaçlarını karşılamak için, belli anatomik organlarını yeni çevre koşullarına uyumlamaya başladı. Hayvanların ve bitkilerin doğmasına neden olan, suyun bu doğal ve evrimsel geçiş sürecine katılmakla, deniz solucanları da, önce sulak daha sonra da kuru topraklarda yaşamalarına olanak sağlayan bazı fiziksel karakteristikler elde edinme başladı. Bugün, karasal solucanlar, onların ataları olan deniz solucanlarından çok büyük farklılıklara sahip olsalar da, buna rağmen benzer birçok özellik e karakteristikleri de oldukça benzerdir. Bu benzerliklerden yola çıkarak bilim adamları bugünkü toprak solucanlarının onların ataları olan deniz solucanları ilk örneklerinden evrimsel süreçle var olduklarını savlarlar. Solucanlar pratikte gezegenimizin her coğrafi kesiminde vardırlar. Birçok solucan türü gezgindirler, yani yoğun bir biçimde göç ve seyahat ederler. Bazı solucan türleri ise yüksek dağ aralıklarında yaşamaktadır. Bu göç olayı çok uzun yılları gerektirir.
Solucanlar ilk Avrupalı yerleşimciler tarafından 1600 veya 1700’lü yıllarda Kuzey Amerika’ya getirildiler. O zamanlar yolcular memleketlerinden çiçek getirirlerdi. Solucanlar da bu çiçek saksılarının içinden Kuzey Amerika’ya taşındılar. Solucanlar, daha önceleri bir şekilde yine dışarıdan gelen diğer zaralı bir çok canlıya nazaran oldukça faydalıdırlar.
Eğer solucanların Kuzey Amerika getirilmesinden önce burada solucanlar vardıysa da, 10000 ile 50000 yıl önce gerçekleşen son buzul çağı süreince soyları yok olmuştur.
Solucanlar, kemikleri olmadığı için araştırmacılar tarafndan fosil olarak çok zor bulunulurlar veya tanınırlar. Çünkü solucanlar gibi, halkaları ve bölümleri olan başka canlılar da vardır. Ancak yine de solucanların bazı araştırmacılar yaklaşık 1 milyar yıl öncesine kadar solucanların soyunu dayandırırlar.
Bilimadamları solucan fosili bulamamışlardır ancak, onların bıraktığı izlerin fosillerini bulabilmişlerdir. Bazı diğer bilim adamları aksini söyleselser de, yani başka canlılar tarafına yapılmış olabileceğini öne sürseler de, yukarıdaki iz fosilleri Hindistan’da bulunmuştur.
Buna rağmen bir çok bilim adamı, halkalı solucanların, solucanvari yumuşak bedenli canlıların Cambrian dönemde, paleozoik devrin ilk devlerinde görüldüğünü kabul ederler. Solucanvari yumuşak bedenli canlıların fosilleri çok az bulunur ancak, bazı bölgelerde bu fosiller çok iyi korunmuştur. Bu tür fosillerin bulunabileceği en iyi yer, Şikago şehir merkezine yakın bir yer olan Mazon Creek’dir.
Oligochaeta, kara ve tatlısu solucangilleri, fosilleri toprak solucanlarına çok yakındırlar ve bulunması aynı şekilde zordur.
Birçok kişi solucanların ekosisteme sunduğu hizmetlerin farkındadır. Cleopatra solucanları kutsamış ve Mısır’lı çiftçilerin solucanları topraktan uzaklaştırmasını yasaklamıştır. Aristotales solucanları toprağın bağırsakları olarak nitelendirmişdir. Solucanlar üzerinde 39 yıl boyunca çalışan Charles Darwin, “dünya tarihinde solucanlardan çok daha fazla önemli rollere sahip olan bir çok hayvanın olduğu şüphe götürür” demiştir.
Son buzul çağı boyunca Kanada’da bir çok solucan ailesinin türünün (Lumbricidae gibi) yok olduğu düşünülmektedir. Sadece, British Columbia’nın (Kanada’nın batısında eyalet) batı sahilleri, Yukon’un (Oklahoma eyaletinde şehir) bir bölgesi ile doğru ve Atlantik Kanada’nın bir çok güney bölgesi gibi bölgelerde yer alan yerel solucanlar buzlarla kaplı olmayan bazı bölgelerde yaşabildi. Bugün Kanada’daki bir çok solucan Avrupalı göçmenler tarafından getirildiler.
Kanada’da 3 tür solucan familyası görülür: Lumbricidae, Acanthodrilidae ve Sparganophilidae. Kuzey Amerika ve Kanada’ya özgü yerli solucanl türleri de vardır: Aporrectodea bowcrowensis, Bimastos lawrenceae, Arctiostrotus perrieri, Arctiostrotus vancouverensis, Toutellus oregonensis and Sparganophilus eiseni.
YAYILIMI
• Çok ulusludur.
• Tüm dünyada 1000, Hidistanda ise 40 türü bulunur.
• Pheretima cinsi (çoğunlukla Yeni Gine ve Güneydoğu Asya’nın bazı bölgelerinde bulunan solucan bir cinsidir) solucanın 13 türü bulunur.
Diğer solucanlar ise,
• Güney Hindistan’da yaşayan Drawida, Megascolex türleridir.
• Kuzey Hindistan’da yaşayan Pheretima, Eutyphoeus türleridir.
• Kuzey Amerika ve Avrupa’da yaşayanları Lumbricus terrestris türüdür.
• Megascolex türü solucan 3 metreye kadar varabilen en uzun tür solucandır.
• Enchytreus albidus bir tür beyaz solucandır.
• Perionyx, tatlı sularda yaşayan bir türdür.
• Malabaria podudicola.
• Aphanascus oryzivorus.
• Tonoscolex vermenicus.
• Microscolex.
SOLUCANLAR NEREDE YAŞARLAR?
Solucanlar tüm dünyada her yerde bulunurlar. Avustralya, Sahra Çölü, Grönland ve Çin kendine has belirgin yerli türleri barındıran ülkeler arasında yer almaktadır. Bununla birlilkte bir çok farklı tür toprağın farklı düzeylerinde veya toprak yüzeyinde yaşarlar; diğer bazı türler çürüyen ağaç gövdelerinde, ağaç dallarının axillerinde (bazen topraktan 10 m yukarıda yer alan dal ile gövde arasındaki üst açı), göl, nehir, gölcük ve su kaynakları ile çevrili nemli toprak civarlarında yaşayabilirler.
Bu habitat çeşitliliğine rağmen, solucanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için hâlâ belli çevresel koşulların oluşturulması ve devamının sağlanması gerekir.Örneğin tüm solucanlar yaşamlarını sürdürebilmeleri için civarlarında yiyeceğe ihtiyaç duyarlar. Solucanlar genellikle yiyecek kaynaklarına yakın olmayı severler. Ciltleri ile nefes aldıkları için bulundukları ortamın uygun nem oranına sahip olması gerekir.
Solucanlar toprakta yol alırlarken kendilerine kanallar açarlar. Bazı türleri toprakta derin dikey kanallar açarlar. Bu tür solucanlar anecic olarak sınıflandırılırlar. (Anecic: Bir habitat sınıflandırma terimidir.) Bu sınıftaki solucanlar toprakta derin dikey kanallar açarlar ama beslenmek için özelikle de geceleri yüzeye yakın yerlere veya yüzeye çıkarlar.
Diğer türler de bazen yatay bazen dikey olmak üzere rizosfer tabakasında devamlı bir ağ kurarlar. (Rizosfer: Bitki köklerinin civarında, bu köklerin kendilerini de içeren bölge.) Bu bölge, yoğun mikrobiyal faaliyetlerin, bitkilerin, mikroorganizmaların, diğer toprak organizmalarının, toprak yapısının ve kimyasının karmaşık bir yapısı içinde bulunduğu bölgedir. Rizosfer tabakasında bulunan bu tür solucanlar endogeic türler olarak adlandırılır. Bu türün açtığı kanallar daha çok yataydır. Bazı tür solucanlar ise güçlü bir kanal açıcı değildir ve toprağın en üst tabakasında ince bir katmanda yaşarlar. Bu tür solucanlar ise epigeic türler olarak adlandırılırlar ve kuraklık, sıcaklık ve rahatsızlık verici etmenlerden geçici olarak uzak olan yerlerde sığ dikey kanallar açarlar.
Buna rağmen küçük solucanlar kavgacıdırlar. Ağır yaşam koşullarıyla baş etmelerini sağlayacak belli yaşamsal stratejilerle donatılmışlardır. Havalar soğumaya ve toprak donmaya başladığında, toprağın derinliklerine kaçarlar ve orada kışı uyuyarak (aestivation) geçirirler. Uyku pozisyonuna geçerken doğal bir antifiriz salgılarlar ve bir ip yumağı gibi kıvrılırlar. Solucanlar aynız zamanda havaların çok sıcak olması veya kurak olması durumunda da aynı uyku sürecine girebilirler.
SOYAĞACI
Aşağıda vermikompost solucanı olarak yaygın kullanımı olan Esenia Fetida solucanının soy ağacı animasyon tablosunu görebilirisiniz.
SOLUCANLAR
Biyologlar her şeyi sınıflandırırlar. Sınıflandırma sayesinde aynı karakteristik özeliğe sahip olan türleri bir arada toplama olanağı doğar. Bu işlem bir tür taksonomi, yani cinsine göre tasniflemedir.
Soyağacında bulunan tüm solucan türleri aslında akrabadır ama toprak solucanı türünü kuzenlerinden ayıran veya benzeştiren çeşitli vucut parçaları vardır.
Pheretima sözde solucan veya yalancı solucan demektir. Yaygın olarak solucan diye bilinirler çünkü toprakta yaşarlar. Toprak ile beslenirler ve vücutları solucanlara benzer.
SINIFLANDIRMA
Şube – Annelida
Sınıf – Oligochaeta
Takım – Terricolae
Familya – Megascolideae
Cins – Pheretima
Tür – Posthuma
ANNELİDA
• Vücudu matemerik olarak segmentlidir. Dışsal olarak annuli (halkalar) içsel olarak da coelosepta’larla bölünmüştür.
• Halkalar bölüt veya somit olarak bilinirler.
OLİGOCHAETAE
• Tüm vücudu boyunca Setae olarak adlandırılan kıllarla çevrilidir. Peropodia (bir çeşit ayakçık) yerine clitellum veya cingulum adlı (Gövde üzerinde belirgin kaalın halka) yapıları vardır.
TERRİCOLAE
• Karasal bir hayvandır.
MEGASCOLİDEAE
• Clitellum‘den sonra erkek gonoporları (Eşey açıklığı, eşey organlarının vücut dışına açıldığı delik) bulunur.
POSTHUMA
Stephanson’a göre pheretima en geniş solucan cinsidir. Ana türleri ise şunlardır: P. Hauletti, P. Plantae, P. Heterochaeta, P. Diffringens, P. Hawayana, P. Communisima, P. Robusta, P. Elongeta.
ANNELİDA SOLUCANLAR
Annelid olarak anılan 9000 farklı çeşit solucanvari hayvan mevcuttur. Toprak solucanlarını bu hayvanlardan ayıran çok iyi gelişmiş özel segmentlerinin (bölüm) olmasıdır. Genel olarak Annelid’lerin vücutları uzundur, kıl ve saçlarla kaplıdır. Bazı annelidler, segmentleri üzerinde göz ve anten gibi lob ve yumrulara sahiptir.
Annelidler 3 ana bölüme ayrılırlar. Toprak solucanı Oligochaeti sınıfına aittir ve onlardan yaklaşık 3100 tane vardır. Peki onları diğer sınıflardan ayıran şey nedir? Toprak solucanları Oligochaeti sınıfı olarak vücutları üzerinde daha az saç, kıl gibi uzuvlara sahiptir; tam manasıyla gömülmek ve deşmek için yaşarlar. Herhangi bir göz veya entenleri yoktur. Oligochaeti çok az tüylü anlamına gelmektedir.
Opisthopora takımına ait olan solucan gurupları segmentlerinin birleşme yerinin arkasına denk gelen açık delikler olarak tanımlanabilecek olan gözeneklere sahiptirler.
Toprak solucanları familya olarak Lambricihae familyasına mensupturlar. En belirgin özelliklerinden birisi de halkaları kuyruklarından itibaren 18 veya daha fazla segmentten sonra yer alır. Bu onları diğer segmentli solucanlardan ayıran belirgin bir özelliktir.
Cins, birbirlerine yakın benzerliği olan bir grup özel canlıdan oluşur. Cins ismi soy isim gibidir. Torak solucanlarının cins ismi de, soy adı, Eisenia’dır.
İsminin ikinci bölümünü de tür oluşturur. Aynı cinse ait olan canlılar kendilerini özel kılan ufak bazı farklılıklar ile türlere ayrılırlar. Esenia’nın tür adı ise Fetida’dır. Cins ve tür adı birlikte söylendiği zaman adı söylenmiş olur. Eisenia Fetida! Ya da diğer adlarıyla, kırmızı solucan, gübre solucanı, balık solucanı, kırmızı wiggler…
Esenia Fetida tam manasıyla solucan gübresi kaplarında, yani kompost kaplarında yaşayabilen bir türdür. Kuzeni Lumbricus (cins) Terrestris (tür) ya da toprak solucanları tam terisine dış mekanda toprakta yaşamayı severler.